Vücudumuzdaki enerji kaynaklarından biri olan yağlar yeteri kadar oksidasyona uğramadıkları sürece sağlığımız açısından problem yaratabilirler. Bu yüzden yıllardır süregelen çalışmalar, sağlıklı yaşam için yapılan egzersizin neyi amaçladığını ve amacına uygun olup olmadığını araştırmışlardır.
Son yıllarda tüm dünyada en önemli nedenleri dengesiz beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği olan obezitenin görülme sıklığı giderek artmaktadır. Obezite, genellikle vücut yağ dokularında fazla yağ birikimi ile insan sağlığını tehdit eden bir durum olarak tanımlanır. Vücut ağırlığındaki artışa yol açan temel neden; enerji alımının, enerji harcamasından fazla olduğu pozitif enerji dengesidir (Ersoy ve Çakır 2007, Mokdad ve ark 2000).
Dünya genelinde bir milyar kadar yetişkin bireyin, vücut ağırlığının fazla olması ve bunlardan 300 milyonunun obez olması, kronik hastalıkların yaygınlaşmasındaki başlıca nedenlerdendir. Obezite; kompleks bir hastalık olup, ciddi sosyal ve psikolojik etkileri bulunmakla beraber her sosyo-ekonomik düzeyden, her yaş grubundan insanı etkilemektedir (Ersoy ve ark 2008). Türkiye’de obezite özellikle kadınlarda oldukça yüksek oranlardadır. Ülkemizde 1999 yılında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deneysel Tıp Araştırma Merkezi (DETAM) ve Sağlık Bakanlığının gerçekleştirdiği 24.788 kişinin tarandığı Türkiye Diyabet Epidemiyoloji (TURDEP) çalışmasında kadınlarda %30, erkeklerde %13, genelde ise %22.3 oranında obezite prevalansı tespit edilmiştir (Dinççağ ve ark 2002).