Sizler, yazdıklarımı okurken ben büyük ihtimalle aranızda olmayacağım. Sonsuz bir dünyaya yelken açacağım. Bu yazdıklarımı da yaşayan ya da yaşadığını zannedip aslında yaşarken ölen bir insanın et parçasından yazıyorum. Ben, aydınlıkken dünyam karanlıktı. Karanlığı yendim, aydınlığa ulaştım. Ben, karanlık oldum. Sonra karanlık ile aydınlık arasında debelenip durdum. Araf’ta kaldım. Hiçbir zaman da Araf’tan çıkamadım. Çünkü hayattaki birçok şeyimi feda ettim. Feda ettiklerimin en başında ise kendi öz kaderim oldu. Kaderim, başkasının karanlık dünyasına esir düşmüştü. Aydınlığımla başkasının karanlık dünyasına gidip kendi kaderimi geri istedim. Zor bela kendi kaderimi alıp o karanlık dünyadan uzaklaştım. Karanlık dünyadan uzaklaşıp aydınlığa adım adım atmaya başladım. Ben aydınlık beklerken Araf beni yine karşılamıştı. Ve ben hayatım boyunca Araf’tan çıkamadım. Zaten bütün insanlar hayatı boyunca hep Araf’ta değil midir? Sizler bu kitabı okurken ben gideceğim yerde bile Araf’ta olacağım.