Ne Zuhal ne de Semiha, Gülnaz’ı hiç tanımadılar. Sorunlarını bilmediler... Acımadılar... Acıyamadılar ona. Tanısalardı, elinden tutmaya çalışırlar mıydı bilinmez. İnsanlar şehirlere benzermiş. Biz de benzetirsek eğer.... Hiç kuşku yok ki Semiha bütün asilliği, gözyaşlarını içine akıtışı, ben varım deyişiyle Paris’tir. Zuhal İstanbul’dur. İstanbul gibi kullanılıp bir kenara atılmış bir aşıktır. Ne olursa olsun, aynı İstanbul gibi küllerinden yeniden doğacaktır. Gülnaz ise Mardin’dir, Maraş’tır, Urfa’dır. Bacaklarının arasına delikli demir kelepçe koyulmuştur. İşeyemez, yaradır her yeri; ama kimse görmez. Ne Zuhal, ne de Semiha.