Bir gün; evrenin tüm renklerinden, coşkunluğundan, engin maviliklerinden, savaşa doğmamış çocukların özgürce soluduğu bir dünyadan söz edeceğim sizlere... Çocuk masumiyetinde taa benliğimizin derinliklerinde beslediğimiz düşlerimizin; bir gün bu adilane olmayan dünyanın karanlıklarını yırtıp, maviliklere kavuşmasını istemekten daha insanca, daha bilgece ne olabilir!? Geleceğe dair içimizde yığdığımız güzel hayallerin gene bir gün devasa bir tufana dönüşüp, zulmün saraylarını sarsan bir yüceliğe erişeceğini kim engelleyebilir ki!? İbrahim’in (a.s. ) ateşini söndürmeye giden karınca misali, yürekli ve azimli olunduğunda, Nemrud’ların tutuşturduğu ateşin yalımı, bir daha masumları kuşatmamak üzere sönecektir!... İbrahim (a.s.) gibi olmak; ne yüce, ne zor! Karınca gibi olmak; ateşe su taşıyan bir yürekliliği yüklenmek! Ben... hem İbrahim soylu olmayı, O’nun gibi zulme karşı durabilmeyi; hem de karınca misali küresel sömürgenin ateşini kalemimle söndürebilecek bir erdemi kuşanmayı yeğledim...