Hastanelere gittiğinizde hemen her köşesinde derdine derman arayanların birbirleri ile dertleştiklerini ve çare aradıklarını görürsünüz. Çoğu müzmin hale gelmiş hastalığına çare bulamadığı için ne yapacağını bilmez bir halde önüne gelene derdine çare bu-lurum ümidiyle anlatmakta ve bir anlamda çaresizliğini böyle ortaya koymaktadır. Evet, Tıp ilerliyor, ilaç sanayi dev ünitelerde üretim yapıyor ama çaresiz hastalıklar her geçen gün daha da çoğalıyor. Tıp ilmi bir yandan mevcut hastalıklara yeni yeni çareler ararken, her geçen gün yeni bir hastalığın ortaya çıkmasıyla adeta şaşkına dönüyor. insan sağlığı büyük tehdit altında. Kimse yediklerinin içeriğinde ne olduğunu bilmiyor. insanlarımız aldatillyor ve her an bir gıda terörü ile karşı karşıya kalıyor. Eskiden bu kadar hastalık yoktu, bu kadar hastane de yoktu. Peki, şimdi ne oldu da yepyeni hastalıklar birbiri ardına ortaya çıkıyor? AIDS, Hepatit-c, Sars, Kuş gribi, Domuz gribi, Kırım Kongo, Kanser ve daha birçok hastalık acaba kendiliğinden mi ortaya çıkıyor, yoksa biyolojik olarak labaratuarlarda mı üretiliyor? Bu tür hastalıklara sebep olan etkenler nelerdir? Niçin insanlar her geçen gün farklı bir hastalığın pençesine düşerek kıvranıyor? Hastalıklar için üretilen ilaçlar niçin tedavi etmiyor? "Genetiği Değiştirilmiş Organizma"ların (GDO) bu duruma gelmemizde etkisi var mıdır? Dev araştırma hastaneleri kuruluyor, binlerce doktor yetişiyor ama insanlar yine çaresizlik içinde kıvranıyor? Bu durumda ister istemez, "Yoksa insanlığa karşı bir oyun mu oynanıyor?" sorusu aklımıza geliyor. Böyle iç içe geçmiş soruların cevaplarını bulmak istiyorsanız elinizdeki "Insanlığa Karşı Oynanan Stra-Genetik Oyunlar" isimli eserimiz bunun anahtarını sizlere takdim ediyor.