İletişim teknolojileri, piyasanın kısa vadeli kâr arayışıyla durmadan gelişip yenileniyor. Her yeni iletişim aracı görme, işitme, konuşma, dokunma, düşünme duyularımızı ve yetenek-lerimizi elimizden alıyor. Teknolojik aparatla-rımız sayesinde dünyanın hakimi olduğumuzu düşünmeye bile başlıyoruz. Oysa daha az gö-rüyor, daha az duyuyor, neredeyse hiç do-kunmuyor ve düşünemiyoruz. İletişim araçları, gerçekliği temsil pratikleri sayesinde bizi kör, sağır ve zihinsel özürlü ha-line getiriyor. Düşünmeyi medyatik gevezelik, görmeyi ve işitmeyi ise eğlence sanıyoruz. Dokunmatik ekranlar ve elektronik postalarla birbirimizle iliş-kiye giriyor ve bunu yeterli buluyoruz. Kısacası, zihinsel ve düşünsel körelme ve yoksullaşma çağında tüm duyularımızı teknolojik araçlara devretmiş haldeyiz.