Doğan Yarıcı’nın ince ince işlediği dilinden, gözlerine perde inenlerin gönül gözüyle gördüklerinde, hayallerde, umutlarda, korkularda Boğaz’ın kör kuytularına eğilen, sırtını unutulmaz eski filmlere dayayan yeni bir roman…
Güneş alçalıp gölgeler çekildiğinde gölgelerin birleşerek konuştuğu bir semte, Beykoz’a ve gülerken bile puslu, efkârlı bakan Beykozlulara bir güzelleme. Roman kişilerini Nüvit Özdoğru’dan Neriman Köksal’a, Muzaffer Tema, Yıldırım Önal, Fatoş Sezer, Vahi Öz, Altan Erbulak, Necdet Tosun, Gülistan Güzey’e varana kadar gelmiş geçmiş pek çok sinema oyuncusuna “oynatan” Doğan Yarıcı, romanın kurgusunu da bir sinema filmi gibi çatmış; romanın anlatıcısı ise yine yazar gibi bir Beykozlu: Sadri Alışık. Sinema metaforu hayatın seyirlik bir oyun olduğunu vurgulamasının yanı sıra, bir sanat olarak gördüğü baskılarla da dönemlerin sindirmeci zulüm politikalarını da simgeliyor. Karanlıkta, beyaz bir perdede hayat yansıyıp sona eriyor. Her son, belki de bir başlangıç. Her şey başladığı gibi bitiyor. Belki de son diye bir şey yok. Sadece korkularımız var.
İlk öykü kitabı Evlâ 1993 yılında yayımlanan, 1994 yılında yayımlanan ikinci öykü kitabı Kemik ile 1994 Yaşar Nabi Nayır Ödülü birinciliğini kazanan ve 2004 yılında kıpkısa öykülerini topladığı Gece Kelebekleri YKY’den çıkan Doğan Yarıcı’nın ilk romanı Kıyıda 2007 yılında okuruyla buluşmuş, Radikal Kitap’ın “Okunması Gereken 150 Türk Romanı” listesinde yer almıştı.