1915, Diyarbekir
Sanki bir asır geçmişçesine, bir süre donakaldı oracıkta. (...) Kimse bilmiyordu kitabedeki sözlerin onu buraya çivilediğini. Gördükleri hanın yüksekçe kapısının girişinde, kapının üstündeki taşlara bakıp donan bir âdemdi sadece. Bu yolculukta başına gelecekler tayin edilmişti çoktan.
2003 Cigerxun Şiir Ödülü’nü kazanan Ahmet Çakmak, şiir kitaplarının ardından yazdığı Çütkafa’nın Kitabı romanıyla nakış gibi işlediği karakterler üzerinden Diyarbakır Suriçi’nin bir yüzyıllık hikâyesini bir solukta anlatıyor:
Suriçi içten içe kaynıyor, memleketin başka her yerinden de daha fazla. Yan yana yaşayanlar bir kez daha ayrı yerlere savruluyor ve olan bitenle yüzleşmek, en büyük acıları yaşayanlara düşüyor gene. Çütkafa’nın Kitabı bizden önce yaşananlarla örülen kendi hayatımızın, hayatlarımızın hikâyesi.
Onları tek tek alıp götürdükleri vakit, tüm kötülüklerin, hainliklerin dağıldığı, insanın insana, börtü böceğe selam alıp verdiği vakitler değil miydi?