Çoğu ortaokul öğrencisi gibi günlerini arkadaşlarıyla eğlenerek geçiren Zia, bir akşam gittiği doğum günü partisinden sonra, içinde anlamlandıramadığı bir şeyin büyüdüğünü hissetmeye başlar. Bunu tarif etmek için kelimeler yetersizdir. Bu da Zia’nın, içindeki bu hissi, kendi bildiği şekilde adlandırmasına neden olur: Gölgoda! Zia’nın içinde ortaya çıkan gölgelerle dolu bu oda, Zia’yı insanlardan kaçmaya iter.
Bu sırada, her zaman ilginç şeylere sahip anneannesi, Zia ve annesiyle yaşamaya başlar. Anneannesinin yanında getirdiği sözlüğü keşfeden Zia, sözlüğü karıştırırken bunun sıradan bir sözlük olmadığını fark eder. Bu sözlükteki tanımlarla dünyayı şekillendirebilme imkânına sahip olduğunu fark eden Zia, kendine ve başkalarına yardım etmek için sözlükte birçok değişiklik yapacaktır.
Zia Dünyayı Siliyor, dünyadaki her duygunun bir işlevi olduğunu gösteren bir hikâyeye sahip. Kitap, korku, acı, hüzün gibi hissetmekten kaçtığımız duyguların bizi aslında nasıl dizginlediğini ve dünyayı dengede tuttuğunu fark etmemizi sağlıyor.