Gökhan Yılmaz üçüncü öykü kitabında akışkan, kıvrak, kırılmayan ama büküle büküle büyüyen ilişkilenmeleri dillendiriyor.
Birbirine bakan aileler, bıçak kesiğiyle tutturulmuş ölümler, zamanla geçmesi beklenen hayatlar, içeride bir kör kuyuya dönüşen günler, dışarıda kanatları akılda büyüyen bir gökyüzü, ekmek yutan ve ekmek kusan bir fırının ağzında hikâyeler…
“Günler geçtikçe başka ayrıntıları hatırladık. Yanımıza kolonya ile gönderirlerdi. Sokağa. Hem saçında hem cebinde. Koruyacağına inanırlardı belki, kim bilir. Kendini ayıltsın diye ihtimal. Aniden. Saçının önü burnuna doğru düşük. Bakışında yasa duran bir koyuluk. Sanılır ki bir karga.”