Bu fotoğrafın, o içler acısı olaydan birkaç gün önce çekildiğini düşünmek mümkün değil. Üçünün de yüzünde huzur ve neşe var. Birbirine inanan insanların yüzleri işte böyledir diye düşündürüyor yalnızca.
Bir süre özel bir üniversitede ders verdikten sonra anne babasından kalan seramik işini devam ettirmekte karar kılan İppey, bir yandan da edebiyat eleştirileri yazmaktadır. Dükkânında yarızamanlı çalışmaya başlayan Koğci ise, İppey’in de mezun olduğu üniversitede öğrencidir. Birlikte içki içtikleri bir akşam İppey, eşi Yuğko’dan uzun uzun bahsedince Koğci, henüz tanışmadığı halde kadını arzulamaya başlar. Bu tutkusu, olayların seyrini değiştirecek tehlikeli boyutlara varacaktır.
Japon No oyunlarından ilham alan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası, İzu Yarımadası’ndaki İro köyünde geçen Yaban Oynaşması ilk kez 1961’de, haftalık bir dergide on üç parça halinde yayımlanmıştır.
“20. yüzyılın en iyi avangard Japon yazarlarından biri.”
The New Yorker