Birinci Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı Devleti İtilaf kuvvetleriyle mütareke imzalamış, Anadolu'da ise kurtuluş savaşı başlamıştır. "Memalik-i Mahruse" savaşta mağlup olduğu yetmezmiş gibi işgal dahi edilmiştir.
İstanbul ise artık bitip tükenmiş koca Osmanlı'nın "sembolik" başkenti olarak İtilaf kuvvetlerinin kontrolü altına girmiş ve Mütareke Dönemi başlamıştır.
İşgal altındaki şehirde hayat, bu kitapta incelenen romanlarda da görüleceği gibi "her şeye rağmen" devam etmektedir.
Çeşitli ırk ve milletten işgal askerleri; Mart 1920'den itibaren Karadeniz'den gelen gemilerin İstanbul'a döktüğü, Bolşevik İhtilali'nden kaçan Beyaz Ruslar şehre başka bir çehre kazandırmıştır.
Yeni açılan bir yığın lokanta, bar ve gazinonun tanınmaz hale getirdiği Beyoğlu çılgınca eğlenmektedir. Şehir "Sodom ve Gomore"ye dönüşmüştür.
Bu eğlenen sefih İstanbul'un yanında "kendi tevekkülünün ve ıstırabının gecesine kapanmış" bir başka İstanbul daha vardır. "
Sahile beyaz köpükleriyle gelen firuze gibi yeşilimtırak ve hain rengi ile Boğaziçi suları üstünden, artık düşmanımız olmayan muzaffer ecnebi bayraklı demirzırhlılara baktık. Ne kadar ağır ve uzun geçiyorlar." - Halide Edib Adıvar, Ateşten Gömlek