Sovyet ve İngiliz işgal kuvvetleri İran topraklarından geçirilip Rusya'ya gönderilen askeri yardımı güvenceye almak için otuz bin Amerikalı tarafından takviye edilmişlerdi. Birleşik Amerika Büyükelçisi Louis Goethe Dreyfus, zamanının büyük bir kısmını vatandaşlarından yapılan şikâyetleri önlemekle geçiriyordu. Yerli halk, Persian Gulf Command'dan kişilerin içmekten, kavga etmekten, çocukları ezmekten ve ülkenin güzelliklerini perişan etmekten başka bir şey yapmadıklarını söylüyor ve yakınıyorlardı. Ancak İranlıların İngilizlere ve Ruslara karşı besledikleri kin ve düşmanlık Amerikalılara kadar uzanmıyordu. Quentin Reynolds konuyla ilgili bir kitabında, "İran, İngilizlerden nefret eder, Ruslardan korkar; Amerikalılara karşı ise hoşgörülüdür!..." diyordu. İngilizlere karşı kin ve düşmanlık, Büyük Britanya'nın emperyalist iştahı ve sömürgecilik politikasından doğuyordu ve bu da İran'ın bağımsızlık politikası üzerine bir kâbus gibi çöküyordu. Ruslardan korkuysa, Sovyetler Birliğinin yayılma ve ilhak arzularından geliyordu. Daha önceki yıllarda da bu politikaları İran'a birkaç eyalete mal olmuştu. Yüzyılın başında İngilizlerle Ruslar, ülkedeki nüfuz bölgelerini aralarında taksim etmişler ve bu antlaşmaya saygılı olmuşlardı. O sırada bu taksim İranlı şairlerden birinin şöyle bir dörtlük yazmasına neden olmuştu: "Diyorlar ki İngiltere ile Rusya Bu yıl bir antlaşmaya varmışlar... Kediyle fare bu dostluğun sonunda Mallarını yitirip bakkalın canını yakmışlar."