Türk halk dindarlığının en önemli özelliklerinden biri ziyaret fenomenidir. Anadolu’da türbe ziyareti yatır, türbe, ocak, evliya, dede, baba vb. isimle anılan ve halk tarafından kutsal mekânlar olarak görülen yerlere gitme davranışını içermektedir. Evliya kültü, Türk popüler dindarlığının kutsal ve mistik boyutuna güzel bir örnek teşkil etmektedir. İnsanlar türbe ziyaretini dini inançlarının gereği olarak algılamakta ve kutsal bilinen bir yerde bulunma arzusuyla hareket ederek kutsal bilinen yerden manevi destek almaktadırlar. Bu bağlamda türbeler, maneviyat arayışına cevap veren mekânlardır.
Türk toplumundaki türbe olgusunun Anadolu’yu yurt edinme çabasının dini ve kültürel bir uzantısı olduğunu söyleyebiliriz. Halkın zor günlerde manevi destek aldığı yerler olan türbeler, toplum hayatında yaşanan önemli kırılma anlarında yeniden başlangıç için ihtiyaç duyulan iradenin ve birlik ruhunun şekillendiği merkezler konumundadır. Bu açıdan türbelerin ve onların bağlı olduğu tasavvuf ekolünün toplumun birliğine ve sürekliliğine ilişkin inancı ve güveni tazeleme açısından simgesel bir işlev yerine getirdiği ve kültürel kimliğin oluşumuna ve korunmasına da katkıda bulunduğu görülmektedir. Toplumsal hafızanın canlı tutulduğu ve devamının sağlandığı bu mekânlar din, tarih ve kültürün iç içe olduğu yerlerdir. Ulusal kimliği ve bilinci, kültürel sürekliliği sağlayan bu gibi mekânların milletleşmeye, biz bilincinin oluşmasına, kültürel kimlik inşasına ve sosyal bütünleşmeye katkısının olduğu da görülmektedir. Bu bağlamda türbeler, ortak hafıza mekânlarından biridir.
Kitapta ziyaret fenomeni, sosyolojik olarak incelenmiş olup konu sadece dini boyutu ile değil, sosyal,kültürel, psikolojik, tarihsel ve toplumsal hafızayı canlı tutma ve kimlik inşa etme yönüyle de ele alınmıştır.Kitap bu yönüyle, konuya farklı bir bakış açısı getirmeye çalışıyor.