“Bendire üç kere uzun vuruldu ve müritlerin dalgalanması durdu… Şeyhin eline yüzlerini sürdükten sonra, cübbesini üç kez öpen tekrar yerine dönüyor, diz çökerek, başını önüne eğip düşünmeye koyuluyordu.”
Büyük sırrı fısıldayan bir tarikat. Ankara’dan Maraş’a ve Adana’ya uzanan esrarlı bir yolculuk. Memleketi ağ gibi saran karanlık bir yapılanma. Tüm bunların ortasında, gözü pek iki avukat: Saim ve Leyla.
MÜHÜR, zikir odalarında bendirin tok ve yankılı sesiyle açılan, akıllara kazınacak, sarsıcı bir roman. Gökçer Tahincioğlu, değişmeyen düzenin değişen insanlarını, mühürlenmiş bir aşkı cesurca anlatıyor.
“… Her cinayette biraz Kabil’in mührü vardır, her günahın birazı kardeşini öldüren Kabil’indir …”