İnsan Hakları Danışma Kurulu (İHDK), 4643 sayılı Kanunla İnsan haklarına ilişkin olarak, ilgili devlet ve sivil toplum kuruluşları arasında iletişim sağlamak; insan haklarını kapsayan ulusal ve uluslararası konularda danışma organı olarak görev yapmak üzere kurulmuştu.
Kamu kurumları ile insan hakları alanında çalışan demokratik kitle örgütü üyelerinden ve insan hakları alanında çalışan uzmanlardan oluşan bu Kurulun karma yapısı, Türkiye pratiği açısından çok önemli bir sürecin ilk adımı olacaktı. İHDK, insan haklarına dayalı bir hükümet politikasının oluşması, resmi ve sivil alanda birincil değer olarak insan haklarının korunması ve uygulamaya konulması açısından özel, özel olduğu kadar da önemli bir görev yapacaktı. Ancak, yaşanılan süreç, insan hakları kurullarının yasal planda oluşturulması ile bu yasaları yapma iradesine sahip olanların insan haklarına dayalı bir hukuk sisteminin gerekliliğini bizzat içselleştirmelerinin ve yaşama geçirmelerinin farklı iki durum olduğunu gösterdi.
Özünde bir belgesel olan bu kitap, İHDK'nin ilk Başkanlık Divanının çok kısa süren öyküsünü sunuyor. Türkiye'deki insan hakları pratiğinin ortaya koyduğu deneyimlerden öğrenilecek çok şey var: Doğruları söylemeye devam etmek, doğru davranışlar için yanlışları akılda tutmak, insan hakları mücadelesinde hepimize yol gösterecektir.