Dinden güç alan siyasi hareketlerin bir ülkeyi demokratikleşmeye, hatta liberalleşmeye götürmesi mümkün müdür? Yoksa Müslüman toplumlarda liberal ve demokratik bir sistem kurmak için laik düşünceyi mi benimsemek gerekir? Dini hareketler ile demokrasi arasındaki ve demokrasi ile laisizm arasındaki bağlar nelerdir? Mevcut İslami düşünce ve normlar demokrasi için engel oluşturur mu? Hakan Yavuz bu kitapta işte bu hayati sorulara yanıt arıyor. Dinden güç alan Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye'de 2002'de iktidara geldiğinden beri katı bir ideolojik duruşu değil, muhafazakâr ve demokrat bir yaklaşımı seçti. O halde, acaba radikal dini gruplar rekabetçi ve kurallara dayalı bir siyasi sistemde ayakta kalabilmek için daha ılımlı uygulamaları ve ideolojiyi mi tercih ediyorlar? Kitabın sonraki bölümlerinde Milli Görüş Hareketi'nin kuruluşundan AKP'nin ortaya çıkışına dek İslamcı siyasal hareketin izi sürülüyor ve AKP'nin başlıca liderleri Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile bu kişilerin AKP kimliğinin gelişimindeki rolü üzerinde duruluyor ve nihayet AKP hükümetinin Türkiye'nin iç politikasına yaptığı sosyopolitik etkiler ve iktidarı süresince karşılaştığı siyasi sorunlar, Kürt sorunu ve bu alandaki AKP politikaları ile Türk dış politikasının oluşturulma ve uygulama aşamalarındaki süreklilik ve değişim ele alınıyor.