“Şiir yazmak zorunluluğunu duymamama karşın, istersem şiir yazmayı ‘başarabileceğim’ kuşkusuna kapılınca, şiir yazmayı bıraktım. Ve yeniden şiir yazmak zorunda olduğumu duyumsayıncaya kadar, yazacaklarımın, son yazdıklarımdan bu yana edinilen deneyimleri kapsayacak ölçüde yeni şiirler olacağına inanıncaya kadar şiir kaleme almayacağım.”
“Ingeborg Bachmann, 1963”
Şiirin “ancak şiir yazmadan yaşanamayacaksa” yazılması gerektiğine inanan Ingeborg Bachmann’ın lirik söylemi; dilin sınırları, varlığın hakikati, varoluşun temel koşulları, özgürlük ve zaman özelinde güçlü bir kavramsal çerçeve çizer, bütün bu kavramların yaşamsal karşılıklarıyla ve doğurduğu kaçış, kendini toplumdan yalıtma gibi olgularla ilişkilenir.
Bachmann’ın gün ışığına çıkmış şiirlerinden Türkçeye kazandırılan en kapsamlı derleme olan bu kitap, şiir yazan özne ile şiir arasındaki organik bağı olmazsa olmaz sayan, edebiyatın hemen her alanında eser vermiş tutkulu bir kalemi tanımak için önemli bir imkân.
Hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle.
Bir daha ilkbahar olmayacak.
Herkese kehanetidir bin yıllık takvimlerin.
Ama yaz, ve hani derler ya,
“yazdan kalma” diye, onlar da olmayacak –
artık hiçbir şey gelmeyecek.
Asla ağlamamalısın,
der bir şarkı.
Onun dışında
bir şey
diyen
kimse yok.
(“Bilmece”)