Bu eser, Sokratik hümanizme ilişkin bir çalışmadır. Hümanizmle insanın kendisi üzerinde odaklaşan, insanın nihai doğasıyla ilgili sorular soran ve bu soruları, insani olanın sınırlarını aşmaksızın, yanıtlamaya çalışan düşünce türünü kastediyoruz. Bu anlamda hümanistik düşünce, insanı kültivasyonu, insanın kendi kendisini kültive etmesi, kendisini tam bir insanlığa doğru açımlamasıdır. Sokratik felsefe bu türden düşüncenin insanlık tarihideki en yüksek somutlaşmasıdır. O, yirmi dört yüzyyıllık bir uzaklıktan, bize hala meydan okumakta ve gerçek insani varoluş yolunu göstermekdir.
Çağdaş varoluşçu felsefe insanı, özü kendi varlığıyla ilgili kaygılanmak ya da tasalanmak olma durumunda olan varlık olarak tanımlamaktadır. Onun bu tanımının ne kadar uygun olduğu, insan varlığına karşı böyle bir ilginin Batı düşüncesini, ta ilk başlangıcından beri karakterize ettiği olgusunda görülebilir.
Yunanlılar insanı bir problem olarak gördüler, insanın doğası, tini ve yazgısıyla ilgili olarak sorular sordular ve insanın içinde bulunduğu duruma çözümler getirmeyi denediler. Elinizdeki kitap, varoluş sorununa getirilen çözümlerin en iyisinin, bugün bile hala büyük bir önem taşıdığını göstermeye çalışmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, Sokrates felsefesini, öğrencileri tarafından kendisine getirilen yorumlardan bağımsız olarak, saflığı içinde sunmaktır.