18. yüzyılın en ilerici ve devrimci fikirlere sahip Fransız yazar ve filozofudur. Diderot'nun başlıca özelliği romanları şekil ve içeriğinin yanı sıra, felsefi olarak da incelemesiydi. Romantizm akımının öncüsü ve humanist olan Diderot; zengin kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü Hıristiyanlık dinini reddetmiş olmasıdır. Denis Diderot, varlık konusunda doğaya ilişkin olarak maddeci bir yorum getirmiş ve duyumcu bir bilgi görüşünü savunarak, dış dünyaya ilişkin bilgide duyuların rolünü vurgulamıştır. Diderot, bilimsel araştırmada gözlemi ön plana çıkarmış ve doğada tek bir nedensel ilkenin iş başında olduğunu iddia ederek deneysel bilimin kaçınılmaz olduğunu savunmuştur.
Diderot'nun yazdıkları ve felsefesi kuşkusuz ki sadece kendi dönemiyle sınırlı kalmamış, Fransız devrimini hazırladığı gibi, başka devrimlere önayak olan ve onları gerçekleştiren filozof ve önderlere yol gösterici olmuş, Bertolt Brecht'in fikirlerine öncülük etmiştir. Friedrich Engels onun için, Bütün yaşamını gerçeğe ve doğruluğun coşkusuna adamış bir kimse varsa, bu, Diderot'dur der. Yine Engels, Diderot'nun Rameaun'un Yeğeni adlı romanını diyalektik bir başyapıt olarak niteler. Lenin, Diderot'nun çağdaş materyalizmin bütün sonuçlarına ulaştığını söyler. Brecht ise, Danimarkadaki sürgün günlerinde, kurmayı amaçladığı tiyatrobilim derneğine Diderot Derneği adını vermeyi planlamıştır.