Bobby Cobbler’in kedisi Zeytin’i gördün mü? İyi günlerinde minik bir pantere benzeyen Zeytin çok havalıdır.
Ancak bu ara pek ortalarda görünmüyor. Bip Sokağı’nın hiçbir yerinde yok. Sanki yer yarıldı içine girdi.
Aslında sokakta hiç kedi kalmamış. Uçan tavalar aşkına, bütün bu kedilere ne olmuş?
Bunu anlamanın tek bir yolu var. Tabii ki kitabın içine bakmak! Daha ne bekliyorsun?
1
Bip Adında Bir Sokak
Bip Sokağı kapısı, pencereleri, çatısı, önde ve arkada küçük birer bahçesi olan evleri ile sıradan bir sokağa benzer. Kokusu da sıradan bir sokağınki gibidir; yani yok denecek kadar azdır. Sadece çöp günlerinde mantar ve ılık bebek bezi kokar, hepsi bu. Fakat Bip Sokağı’nda günler -işte en ilginç kısma geldik- sıradan bir sokaktakinden farklı geçiyor. Çünkü bu sokakta tuhaf şeyler yaşanmaya başladı. Açıklanamayan olaylar. Esrarengiz şeyler. Birtakım acayiplikler! Ve Bobby Cobbler da bunların orta yerine düşmek üzere.
2
İşte Bobby Cobbler
Bobby Cobbler şu boylarda, hafif çilli, dişleri kar beyazı bir çocuktu. Gözleri (bir yerinizi kesecek kadar keskin olmasa da) keskin, mizacı bir kedi yavrusu kadar meraklı, zekâsı bir kedi yavrusunun elli kaıydı.
Booby, Bip Sokağı’nda oturuyordu. Daha doğrusu, bundan böyle Bip Sokağı’nda oturacaktı. Anne babası oradan bir ev satın almıştı…