Her seferinde cevabı olmayan sorularımla biraz daha köşeye sıkışıyorum.
Beni bitiren önü alınmaz acılar ya da
vücudumu kemiren bu hastalık değildi;
ne olacaktı bunun sonunda?
Nereye varacaktı ya da nerede bitecekti? Sürekli bu sorulardan kaçarken yakalıyorum
kendimi. Her soruya geçmişin belleğinden
bir hatırayla cevap veriyorum.
Tahta kılıçlarla ejderhaya saldıran
eski zaman şövalyeleri gibi
hissediyorum kendimi.