Baba, geceleyin çıktığı bal toplama seferinden dönmeyince Cress umudunu yitirmemeye çalışsa da fakat annesi en kötüsünü düşünür ve gelecekleri hakkında endişelenmeye başlar. Ne de olsa dünya tavşanlar için tehlikelidir. Anne ve Watercress ailesinin geri kalanı, tehditkâr bir baykuşun hüküm sürdüğü, eski ve bakımsız bir meskene taşınırlar: Kırık Kollar’ın zemin katına. Kapıcıları meraklı bir fare, komşuları ise gürültücü bir sincap ailesi ve duydukları her şeyi başkalarına anlatan bir çift kuştur artık…
Baba’nın olmadığı, sıkıcı komşularla dolu bu kuru ağaç, Watercressler için gerçekten de bir ev olabilir mi?
Alaycı kelime oyunları ve eğlenceli diyaloglarıyla içtenlikle yazılmış bu büyüme hikâyesi; nerede olursak olalım gelişmek ve yola devam etmek için ilham veriyor.
David Litchfield'in ışıltılı çizimleri kitaptaki karakterleri muhteşem bir şekilde yansıtıyor...
Cress'in karamsar ruh hallerine, öfke patlamalarına ve sonunun babası gibi olacağına dair korkusuna yönelik tasvirleri son derece etkileyici ve hassas bir şekilde kaleme alınmış. Hikâye yankılanan bir tınıya sahip: Hepimiz tıpkı Cress gibi muğlak olan bu dünyada hayattan keyif almaya ve bağlar kurmaya devam etmeliyiz.
The New York Times Book Review