Türkiye’de Ulus İnşası, Irk Olgusu ve Politik Bileşenleri
Modernitenin en önemli kurumsal sonucu ulus-devletin ortaya çıkışıdır. Ulus-devletin hâkim siyasi örgütsel yapı olması, birbirine paralel giden üç tarihsel süreç üzerinden değerlendirilebilir. Ulus-devletin bir siyasi yapılanma, bir kurumlar bütünü olarak inşa süreci, aynı zamanda bir değerler sistemi içinde kendine özgü bir toplumsal sözleşmeye dayalı bir ulusun da inşasıyla tamamlanır. Ulus ve devlet arasındaki bu karşılıklı ve tamamlayıcı ilişki, genel olarak milliyetçilik olarak tanımlanan değerler sistemiyle meşruiyetini ve varlık sebebini bulur. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin inşası, Türk milletinin ve Türk milliyetçiliğinin inşasıyla beraber gelişir. Bu üçlü ilişki yalnızca soyut bir takım değerler üzerinden yürümez, bunların yanı sıra bireyin fiziksel varlığıyla, bu fiziki varlığa yüklenen anlamla da desteklenmiş olur. Ulus kurgusu etrafında izlenen bu gelişim tamamlanmış bir projeden çok, ulus ve devletin beraberliğini ve her ikisinin de varlık nedenini döngüsel bir biçimde yenileyen bir süreç olarak değerlendirilebilir.
Hasan Çoban, bu çalışmasında Türk milliyetçiliğini tarihsel evreleri içinde değerlendirirken ulus-devletin dönüşümünü, Türklüğün yeniden ve yeniden tanımlanışını ve Türk milliyetçiliğinin evrimini de gözler önüne seriyor. En az bu tarihsel analiz kadar önemli olan bir başka katkı ise, bu tarihsel evrime yönelik biyopolitik bir müdahalede bulunması, Türkiye’de milliyetçilik çalışmalarında çok fazla yer bulmayan ırk ve ırkçılık kavramlarını da denklemin içine yerleştirmesidir. Biyopolitika, gerek siyasetin biyolojik temellere yüklediği anlamı ortaya koyarak, gerekse devlet politikalarında bu biyolojik temellerin araçsal kullanımına vurgu yaparak milliyetçilik çalışmalarına önemli bir analitik açılım sağlar. Bu yönüyle Türkiye’de milliyetçilik alanında yapılan çalışmalara da katkı sunar.
Aslıhan Aykaç Yanardağ