Yazım kılavuzunun 11. Baskısına ulaştık. Yapıtın bu baskısında da kurallarla dizinin köklü değişiklik yapılmamış; yaklaşık yüzyıllık yazım geleneğimiz , büyük ölçüde yerleşmiş olan yazım biçimlerimiz korunmuştur.
Nasıl ki başka bilim dallarının uzun uğraşla sonucu kazanılmış sonuçlarıyla kurallarına saygı duyuluyorsa dilin de bilimi olduğu unutulmamalıdır.Bu nedenle dilcilerin dilin ses biçim anlam özelliklerini ve mantığını göz ardı etmeden , uzun araştırma ve deneyimlerle elde ettiği sonuçlar , "Bana göre " öznel yaklaşımıyla değerlendirilmelidir. Her yazar , her birey dilin olanaklarını kullanarak kendi biçimini yaratır; ancak yazım kuralları yazardan yazara , kişiden kişiye değişmemelidir.Çünkü ortak yazımı ya da yazım birliğini korumak salt dilcilerin görevi değildir.
Bu yazım Kılavuzu'ndaki kurallar , 1928'den bugüne uzanan zaman diliminde , bütün yazılı kaynakların izlenip taranmasıyla elde edilen sonuçlarla belirlenmiştir.Örneğin az da olsa kimi kurallar zaman zaman dilbilimsel verilerle çelişir ve yaygınlaşan biçimler kurallaşır.Doğru yazmanın koşullarından biri , ortak yazımı izleyerek koruyan sağlıklı bir kılavuz kullanmaktadır.
Bu kılavuzun , 1928'den bu yana dildeki gelişmeyi ,yazımdaki aşamaları özenle izleyen onlarca dilcinin emeğini taşıyor.Dil Derneği'nin yıllar önce ölçünlü dile sahip çıkmak için yaptığı 'Türkçesi varken'... çağrısı , bütün ülkelerde yankı bulmuştur.Yazım Kılavuzu'nun 11. Baskısıyla bir kez daha güven tazaleyeceğimize , 'Doğru yazmak varken'... çağrımıza bütün dilseverlerin kulak vereceğine inanıyoruz.