Târihinin parlak dönemlerinde, taklitten ve tekrardan kaçınan, bezemelerinde kalıp ve şablon kullanmayan, eserlerinde sâde ve âhenkli bir üslûp benimseyen Türk nakkaşları, zevk ve gönül zenginliği ile çizdikleri desenlerini, bezeyecekleri yere, kullanacakları malzemeye uygun şekilde tasarlamışlar.
Ayrıca, bu hassâsiyet içinde işledikleri eserleri, sâdece seyretmekle yetinmeyip, günlük hayatlarına taşıyarak sanatla içiçe yaşamışlar.
Dâimâ güzele müşteri olan Türkler için sanat, hayatın hem süsü, hem çeşnisi, hem de bizzat kendisi olmuştur. Şüphesiz eserlerindeki desen zenginliğinin sırrı da, bu anlayışın sanatlarındaki yansımalarıdır.