Kitabı Here to Go’da Gysin şöyle der: “Burroughs Cut-upların sınırlarını kendine ait varyasyonlarla öyle zorladı ki okuması mide bulandırıcı ve acı verici metinler ortaya çıkardı.” The Cut Ups sinemada bunu yeniden yaratıyor; onu izlemek ve anlamaya çalışmak da neredeyse “mide bulandırıcı ve acı verici.” Rimbaudcu bir anlamda “duyuları bozmanın” bir yolu. Bu bağlamda Burroughs ve Balch Eliot, Pound, Joyce ve Robbe-Grillet’nin ötesine geçen modernistler olarak görülebilir. Yazın ve sinemanın asıl yapısını ortaya çıkarmakla beraber metinlerde yeni diziler ve taze ve saklı anlamlar buluyorlar. Bu, “yapısal film”in kavramlarından daha eski bir şey ve Gidal ya da vesairenin politik, Marksist pozisyonları olan içerik kaybetmenin peşinde değil. Tam aksine cut-up yeni, şairane, aksak bir sözdizimi yaratıyor ve anlatım dizisiyle temel bir kaygıyı yansıtıyor.