“Tilki, kapanın elinde kalacaktı ama kadın diğerlerinden daha baskın çıkmıştı. Herkes uyuyordu ve ona rastlayan kendisi olmuştu.”
Paris’te, çatı katında küçücük bir dairede yoksulluğun sınırlarında yaşayan ve yine de hayatta kalmaya çalışan yaşlı bir kadın her sabah metronun gürültüsünü dinleyerek kahve çekirdeklerini sayıyor. Sırf diğer insanların sıcaklığını hissetmek için son parasıyla kalabalık metro vagonlarına biniyor, yiyecek bulmak için çöp kutularını karıştırıyor. Derken günün birinde küçük bir tilki kürkü buluyor, diğer bir deyişle kurtuluşunun anahtarını, yalnızlığını kendi uydurduğu eğlenceli bir dünyaya dönüştüren arkadaşını…
Küçük Tilkili Kadın, büyükşehirlerde hissettiğimiz görünmezliğin ve nihayet dünyadaki yerini geri kazanan bir kadının tüy hafifliğinde bir dokunuşla yazılmış hikâyesi, küçük bir mücevher.
“Violette Leduc’ün romanları dâhiyane olduğu kadar sıra dışı.”
Deborah Levy