Bir evlat kaybetmek, bulaşacağından korkulan bir hastalıktır.
Buna yakalanmışlardan özenle kaçınılan bir salgındır.
Kaldırım değiştirilir, koşarak kaçılır.
Bu insanlara göre veba ya da kolera gibiyimdir. Can sıkıcı problemleri, kanserleri, 22’lik mermileriyimdir.
O üç kelimeden sonra başlamıştı kâbuslarım:
Deli.
Çocuk.
Öldürüldü.
Virüs bulaşmış, kuluçka evresi başlamıştı.
O lanet kasabaya geri dönmüştüm. Oğlumu kaybettiğim, kötü cadının ininde sakladığı sırların her köşeye yayıldığı ve yeni cinayetlerin olduğunu öğrendiğim o lanet kasabaya...
Yazın sıcağı kasabayı kasıp kavurur, cesetleri çürütür ve akılları bulandırırken canavarları uyandıracak ve makinemin objektifinden yansıyan yeni acıların korları kalbimi dağlayacaktı. Biliyordum...
“Şeytani bir zekâya sahip istisnai bir kurgu.”
Le Magazine de la santé
“Her satırında sarsılacağınız bir gerilim.”
Le Point