“Tahmin ettiklerimiz nadiren olur, hiç ummadıklarımız ise çoğunlukla.”
Bram Stoker’ın ilhamını III. Vlad’tan alan bu ünlü vampir romanı, Kont Dracula’nın Londra’da bir ev satın almak istemesi üzerine bu işle ilgilenen Jonathan Harker'ın Transilvanya’ya seyahat etmesiyle başlar. Dracula Şatosu’nda tek başına yaşayan Kont’un, şatodaki gizemlerin ve tuhaflıkların Jonathan’ın ilgisini çekmesiyle olaylar gelişir. Bunun ardından Londra’da dehşetli olaylar başlar. Devam eden süreçte bir grup gencin tek amacı Dracula’yı öldürmek olur ve bunu yapmak için türlü tehlikelere, maceralara atılırlar.
Günlükler, notlar, gazete haberleri ve telgraflarla ilerleyen romanın korkulu temposu sonuna kadar devam eder. Roman yayımlanmasının üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman geçse de hâlâ ilgiyle okunmaktadır. Pek kez tiyatroya, sinemaya ve televizyona uyarlanan eser, yazıldığı dönemin sosyal hayatından taşıdığı izlerle birlikte okuru, ürkütücü olduğu kadar heyecanlandıran atmosferinden bir an olsun ayırmaz.