“Atatürkçü Düşünce Sistemi” bir bütündür. İlke ve devrimleri ayrı ayrı değerlendirmek yerine onları, bir bütünü oluşturan unsurlar olarak anlamak ve değerlendirmek gerekir. “Şu ilkeye uymayalım, bu devrimi benimsemeyelim, ama Atatürkçü olalım” denemez. “Atatürkçü Düşünce Sistemi” herhangi bir yabancı siyasal akım ya da ideoloji ile açıklanamaz. “Atatürkçü Düşünce Sistemi”, Türk milletinin doğasından, tarihinden ve ihtiyaçlarından doğmuştur.
Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma anlayış ve çabalarının bir sonucudur Atatürk, Devrimini-Cumhuriyeti, niçin gençliğe emanet etmiştir?
Atatürk’ün devrimini Türk gençliğine emanet etmesi, onun gençliğe verdiği önemin, geleceğe ve insanlığa olan inancının ne denli büyük olduğunu gösterir. Çünkü gençlik, gelecektir, yeniyi getirendir, ilerlemeyi sağlayandır.
Atatürk, bu çatışmada ölmesini bilmeyen şeylere karşı yaşaması gerekeni yaşatmaya çalışmış ve bunda büyük ölçüde başarıya ulaşmış tek devlet adamımızdır. “Benim yaptığım işler birbirine bağlı ve gerekli şeylerdir.
Bana yaptıklarımdan değil yapacaklarımdan söz edin” derken, devrimlerin tam olmadığını anlatmak istiyordu. Devrimleri tam yaptığına inanacak kadar saf değildi Atatürk. Biliyordu ki devrimleri yetersizdi. Ama bu yetersizliklerin devrimlerle giderilebileceğini biliyordu ve bunun için cumhuriyeti ulusun en dinç, en dinamik bölümüne yani gençliğe emanet ediyordu.