Yakın arkadaşı, Jacques Lacarrière’in mezar taşına yazdırdığı üzere; “Gölgenin tarihçisi, ayaktakımının mağaracısı, yitik kıtaların Macellan’ı, sessizlerin ozanı, isimsizlerin biyografı,” Elias Petropoulos. Ülkesi Yunanistan’da irdelenmemiş konuları (genelevler, eşcinseller, Çingeneler, hırsızlar, balkonlar…) kendine özgü üslubuyla ele alan, faşist rejimler tarafından defalarca mahpusa atılan sınır tanımaz halkbilimci Petropoulos, Yunanistan’da Türk Kahvesi’nde, “Biz ona ‘Yunan kahvesi’ deriz” diyen faşistlere inat, Türklerden alınan en zengin gündelik hayat mirasını pişirmesinden servisine, fal ritüellerinden Yunanistan’ın en ünlü kahvehanelerine, edebiyattaki yansımalarından tavla, lokum, sigara ve tiryakilerine kadar mütemmim cüzleriyle bir arada anlatıyor.
Marjinal ve evrensel bir yazarın kaleminden sıra dışı bir kültürel mirasa dair 40 yıl hatrı geçmeyecek bir çalışma…