Yaşadıkları dönemden günümüze dek tükenmeyen bir ilginin konusu olan iki aykırı evrensel zeka: Bir yanda 13. Yüzyıl’ın yarı efsanevi, Türk-İslam dünyasının evrensel mizah ve ironi dehası etkisi her dem taze Nasreddin Hoca... Diğer yanda, 19. Yüzyıl Avrupa düşüncesine damga vurmuş; felsefe, sanat, etik, psikoloji ve toplumsal bilimlerde sayısız tartışmanın başlatıcısı; yaşam ustası ve sıra dışı filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche. Reenkarnasyona uğrayarak öteki dünyadan günümüz İstanbul’una gelen bu iki aykırı kişiliği buluşturan ise anasının gözü, uyanıkmı uyanık ama entelektüel güdüleri dumura uğramamış, ilginç bir anti-kahraman: Reklamcı... Cezaevinde başlayan, Cerrahpaşa Hastanesi’nin psikiyatri koridorlarında gelişen, Samatya’da Hoca’nın katılımıyla renklenen ve Truva’ya uzanan alışılmadık bir serüven... Bir yanda Nasreddin Hoca’nın özgün fıkraları eşliğinde güldüren ve düşündüren bir mizah... Diğer yanda sivri ve zehirli dilinin acımasız ironileri eşliğinde Nietzsche felsefesinin derinliklerine yapılan keyifli, kolay anlaşılır sohbetler...
Mustafa Topal, mizahın felsefesi ile felsefenin mizahını yaparken, Doğu ve Batı’nın iki büyük zekasını keşfetmesi için okuru ilginç bir yolculuğa çıkartıyor. ‘‘Nietzsche ile Nasreddin Hoca’nın Truva Serencamı’’ tekdüzeliğe düşmeden okura felsefe ve mizaha ilişkin yeni yorumlar ve yeni bakış açıları sunuyor.