Ses Sese Karşı, Cesur Yeni Dünya ile İngiliz edebiyatında distopya türünün yetkin örneklerinden birini veren edebiyatçı ve eleştirmen Aldous Huxley’nin otobiyografik boyutları ağır basan “portre romanları”ndan biri.
Ses Sese Karşı’da Huxley, çizgisel bir anlatı ve olay örgüsünden uzaklaşarak 20. yüzyılın ilk çeyreğinde İngiliz toplumu ve sanatını yönlendiren figürlerin portrelerini sunar. Yazar ve ressam Mark Rampion, koyu karamsarlığı ve sinizmi ile Huxley’ye ilham veren D.H. Lawrence’ın portresidir. Aşırı muhafazakâr bir siyasi grubun lideri olan Everard Webley’nin görüşleri, Britanya’ya faşizm rüzgârını taşımak için siyaset sahnesine atılacak olan Oswald Mosley’yi akla getirir. Ses Sese Karşı, 1920’lerin kültürel atmosferine ışık tuttuğu gibi Huxley’nin edebiyat ve düşünce alanında 1930’larda gireceği yeni arayışlar hakkında da fikir veren bir dönem romanı.
“Yirmili yaşlarından itibaren Aldous Huxley’nin adı, belirli bir toplumsal hiciv türünün parolası haline geldi. Bütün bir dönemi ve hayat tarzını hicvederek ölümsüzleştirdi.”
-Raymond Fraser