Günümüze bir genişleme ve derinleşme süreci sonucunda ulaşan Avrupa Birliği (AB), 1950`lerde temellerinin atılmasından bu yana yetkilerinin kapsamını, sağlık ve sağlık politikaları dahil sosyal politika alanlarını da kapsayacak biçimde gittikçe artan bir ivmeyle genişletmeye devam etmektedir. Özünde ekonomik entegrasyon merkezli bir bütünleşme süreci yaşayan AB, özellikle "yayılma etkisi" ile sosyal sektörleri de etkiler duruma gelmiştir. Üye ve aday ülkelerin sağlık ve sağlık politikalarını, AB`nin dinamiklerinden muaf tutması mümkün değildir. Sağlık sektörü ülkelerin gerek adaylık, gerek katılım müzakereleri ve gerekse de katılım süreci ile birlikte, doğrudan ve dolaylı olarak etkilendiği ve uyumlaşma ve yakınlaşma göstermesi gereken alanlardan birisidir.
1999 Helsinki Zirvesi’yle AB’ye adaylık statüsü kazanan, 17 Aralık 2004 tarihindeki Brüksel Zirvesi’nde alınan bir kararla da tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılan Türkiye, Helsinki Zirvesi’nden bu yana katılım öncesi strateji çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi sağlık sektörü alanında da AB ile mevzuat uyumu konusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak, bu çalışmalara karşın diğer birçok alanda olduğu gibi AB ve sağlık konusuna ilişkin olarak Türkiye’de bilgi açığının ve kaynak ihtiyacının oldukça fazla olduğu kanaatindeyiz. İşte bu bilgi açığını ve kaynak ihtiyacını bir nebze de olsa gidermek ve toplumsal aydınlanmayı sağlamak amacıyla ve gelinen aşamada Türkiye’nin AB ile ilgili olarak artık genel geçer sloganları geride bırakıp derinlemesine bir şekilde sektörel analizlere yönelmesi gerektiği inancıyla gerçekleştirmiş olduğumuz araştırmalarımızı "Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Türkiye Sağlık Sektörü Araştırmaları" başlığı altında bir kitap halinde sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duymaktayız.