Değişen İktisadi Paradigma,Bilişsel Önyargılar ve Mutluluk Arayışları
İnsanlar iktisadi kararlar alırken her zaman rasyonel mi davranırlar? İktisadi hayatta dengeler kendiliğinden en iyi biçimde kurulur mu? İktisadi gelişme her zaman refah ve mutluluğu artırır mı? İnsanlar sınırsız milyarlarca deneyime sahip olmalarına karşın niçin sistematik hatalar yaparlar? Bilişsel önyargılarımız kararlarımız üzerinde ne kadar etkili? Çok bilenler neden çok yanılır? Beynimizin inandığı şeylere bir süre sonra niçin bedenimiz de inanmaya başlar? Farklı sorulara, sunuluş biçimlerine göre niçin farklı cevaplar ve irrrasyonel tepkiler veririz? İhtiyaçların isteklere dönüştüğü postmodern bir dünyada tüketmek insanı ne kadar mutlu eder?
Paranın satın alamadığı şeyler var mıdır? Para ile saadet olur mu? Günümüzün postmodern dünyasında Mesudiyeli Mesut’un mutlu olma ihtimali var mıdır? Rasyonel ve çizgisel dünyaya kendini kaptıran insana Ajan Smith hangi mesajı veriyor? Çoğu şeyin piyasa koşullarına göre yargılandığı bir toplumda dinî ve ahlaki değerler iktisadi hayatı hangi yönde etkiler? Para karşılığında verilen kanlar niçin daha az kaliteli olur ve bu kanlarda niçin daha çok hastalık bulunur? En olumsuz anlarda bile insanı harekete geçiren nedensiz bir coşku ve heyecanın rasyonel faktörlerle açıklanması mümkün müdür? Sosyal ve iktisadi hayatta iki kere iki her zaman dört eder mi? Gittikçe uzayan sorular ve hep bir yerlerde saklı cevaplar…
İktisatta Rasyonalite ve İrrasyonalite mutlu bir sosyal ve iktisadi yaşamın kapılarını aralıyor. Rasyonel ve irrasyonel bir dünya arasında dengeli ve ölçülü yaşamanın ipuçlarını veriyor. Bilişsel önyargılarından kurtulan gerçek insanı ve iktisadı bulmaya çalışıyor. Paranın her şeyi satın alamayacağını, insanın bir makine olmadığı gerçeğini bize bir kez daha hatırlatıyor. İktisat ve ahlak arasında ciddi kopuklukların olduğu postmodern bir dünyada daha mutlu olmak için geleneksel paradigmayı daha çok sorgulamanın zamanı geldi de geçiyor bile…