Evet Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanamayacak, işkence yapılmayacak, hapishaneler kapatılacak, kadınlara eşit haklar tanınacak, giyim serbest olacak, dedi. Biz solcular ise ılımlılardan daha da büyük yanlışlar yaptık. Biz dedik ki, bir yandan gelenekselliği simgeleyen, diğer yandan da böyle güzel şeyler vaat eden bu karizmatik önder olmadan Şah'ı deviremeyiz. İkincisi, mollaların devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk. Üçüncüsü de, gerçekten pek çok solcu, başta Humeyni olmak üzere, çoğu mollaların radikal tutumlarını beğeniyordu... Biz solcular, İslamı yeni bir güç olarak görmekten yoksunduk. İran üzerine analizlerimizin, Şili veya Vietnam üzerine yapılan analizlerden farkı oykut. Ayrıca demokrasi anlayışımızda yetersizdi. Giysileri yüzünden sokaklarda kadınlara sataşmalar başlayınca, 'yan çelişkiler' diye ciddiye almadık bunları. Biz, ona çelişkiyi, yani emperyalizmle savaşı, ön planda tutuyorduk. Demokrasi olmadan emperyalizmle savaşılamayacağını anlayamamıştık. Kadın hakları, sendikal haklar için veriler kavga, emperyalizmle savaşın ta kendisidir...