Bu kitap, toplumdaki yaşam tarzlarını, düşünme biçimlerini ve bunlara yüklenen anlamları etkileyecek şekilde kurgulanmış yeni gerçekliklerle varolan medyanın, bireyin sosyal yaşamı ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Medyada “gerçek” adı altında sunulan “travmatik hikâyeler” hakkında izleyicilerin ne düşündüklerinin ve nasıl tepkiler verdiklerinin incelendiği bu çalışma, sosyoloji başta olmak üzere bilim literatürüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Araştırmayı desteklemesi adına incelenen Gerçek Bir Hayat Hikâyesi, Masumlar Apartmanı ve Gerçek Bir Hayat Hikâyesi, Camdaki Kız adlı TV dizilerinde çocukluk çağının travmalarla, kadınlık kimliğinin mağduriyetlerle, ebeveyn kimliğinin şiddet ve sevgisizlikle, aile ve ev içi alanın risk ve tehlikelerle ilişkili olarak sunulduğu görülmektedir. İnsanlara “travma” adı altında seyrettirilen her türlü şiddet eylemi, toplumda var olan mevcut düzenle ilişkilendirilmektedir. Bu dizileri düzenli olarak izleyenler; anlatılan hikâyelerden psikolojik olarak etkilendiklerini, farkında olmadan dizi karakterlerine benzer davranışlar sergilediklerini ve yaşamdaki güven duygularının gitgide zedelendiğini ifade etmişlerdir.
Bu dizileri kurgulayanlar, esas hedeflerinin toplumda güvenliği sağlamak adına insanları yeni risk faktörlerinden ve korunma biçimlerinden haberdar ederek toplumu bilinçlendirmek olduğu iddiasındadır. Fakat hikâyelerin, karakterlerin ve oyuncuların “gerçek” oluşu, yaşanan trajedilere ekrandan şahit olan izleyicileri kişisel, sosyal ve ruhsal olarak etkilemekte; dolaylı da olsa travmalara maruz bırakabilmektedir. Sonuçta medya aracılığıyla sinsice yayılan bu travma salgını, toplumu geri dönüşü zor çıkmazlara sürükleyebilme tehlikesi taşımaktadır.