“Dünyada 6,5 milyar insan varsa 6,5 milyar da cinsel fantezi vardır.”
Kırmızı Fener Sokağı’nda kader çizgileri çakışan kadınlar:
Nurten,
Geçmişte aldığı onca yürek yarasından sonra yaşam felsefesini dilediğince yaşamak, tüm uçuklukları ve sapıklıkları tatmak olarak belirlemiş olan Nurten.
Hacer,
Kentin dünyaca ünlü genelevlerinde ve porno şovlarında ”Lübnanlı Aziza” takma ismiyle çalışan Hacer.
Mihriye,
Son birkaç yılını örgüt evlerinde, hapishanelerde, işkencelerde geçirdikten sonra siyasi sığınmacı olarak Avrupa’nın cinsel özgürlükler konusunda en rahat kentine kapağı atan Mihriye
Kaderin garip bir cilvesinin sonucunda bir araya gelip yüzünden ve bedeninden inanılmaz güzellikteki bir ışık hanesinin yayıldığını gördükleri bir adamın peşine düşerler.
Kitaba adını veren Kırmızı Fener Sokağı’nın müdavimleri, fuhuş sektöründen kadın manzaraları… Hayaller, dramlar, saf olana duyulan aşk. Sıradan bir kafede otururken arka sokakta ”neler olduğunu” nasıl da algılamadan, ama içimizde, özelimizde yaşayarak ve başkalarınca (özellikle de sektör içinde) nasıl yaşandığını merak ederek ve yargılayarak yaşadığımızdan ibaret değil. Bu romanda yaşanmamış bir hikaye yok.