“Biraz bohem, biraz salaştı meyhanelerimiz ama güzeldi. Buram buram biz kokuyordu hemen her türü.
Tahta masaları, tozlu duvarları, isli perdeleri, kırık camlarıyla bizimdi. Hem de çok güzeldi...
Alt tarafı sekiz on masa, bir içki tezgahı, daha doğrusu içki tevzi tezgahı, küçücük bir mutfak ve dört duvardan oluşmuş bir mekan. Neden bu kadar çekici, bu kadar etkileyiciydi acaba?.. Böylesine sihirli ve büyüleyici havası duvarlarından mı kaynaklanıyordu, masalarından mı, barbalarından mı, müdavimlerinden mi? Yoksa bir bütün olarak hepsi birlikte mi bu çekici atmosferi yaratıyordu? Ya da bir zaman diliminin gerçeği miydi her biri?..
Bizim yetişebildiğimiz, kısa bir süre de olsa hizmet verdiğimiz ya da hizmet gördüğümüz meyhaneler neydi, bu mekanlar nasıl yerlerdi?.. Nostaljiye kapılmadan, bire bin katarak değil, yaşadıklarımızı, yaşanmış ya da dile getirilmiş olanları eğrisiyle doğrusuyla aktarmaya çalışacağız sadece.”