Bir kuşağı etkileyen siyasal ve toplumsal olayların panoramasını çizen Mahfi Eğilmez kitabında şöyle dertleşiyor okurla:
“Toplumsal korkunun kişisel yansımasını ilk kez 1950’lerde küçücük bir çocukken yaşadığımı hatırlıyorum. Sonra 1960 ihtilali geldi. Ardından 12 Mart’ta evdeki ders kitaplarına bakıp da bizi sol örgüt üyesi diye tutuklarlar mı korkusu. 1980’lerde bu kez piyasa ekonomisine geçiş korkusu. 1990’larda finansal krizler ve devalüasyon korkusu, 2000’lerde ekonomik kriz ve konsolidasyon-moratoryum korkusu.
Ayrıca bunların yanında sürekli var olan kimliğimi evde unutmuş olmalıyım korkusu, banyodayken sular kesilir mi korkusu, milli maç yayını sırasında elektrikler kesilir mi korkusu ve daha niceleri…”