Keyif Evi, iç savaş sonrasında gittikçe sanayileşen ve zenginleşen bir Amerika’da, erkek egemen bir toplumda ancak eş olarak değer taşıyabilen ve bunun karşılığında lükse ve konforlu hayata kavuşabilen bir kadının arzularını ve sıkıntılarını yansıtır. Toplumun yalnızca paraya tapan değil, aynı zamanda onu sadece kendi eğlencesi ve büyümesi için gösterişli bir şekilde kullanan bir kesimini eleştiren romanın başkarakteri güzel Lily Bart, iyi bir ailede doğmuş ve lüks içinde yaşamaya alışmıştır. Anne-babasını kaybettiği, yaşı da ilerlediği için alıştığı hayat standartını korumak amacıyla evlenmesi gerektiğine inanarak New York sosyetesindeki erkeklere yakınlaşır, ancak onları bir türlü son noktayı koymaya ve kendisiyle evlenmeye ikna edemez. Sonunda, varlıklı olmasa da öyleymiş gibi bir hayat süren yakışıklı Lawrence Selden’e kapılan Lily, aşkla sosyete standartları arasında bocalayacak, ayrıcalıklı bir hayattan hayatın kıyısındaki acınası yalnızlığa sürüklenecektir. Keyif Evi’nin ana teması, aslında kim olduğumuz ile toplumun bize dayattığı kimlik arasındaki mücadeledir. Bu tema, yüz yıldan fazla bir süre önce yayımlanmış bir romanda dile getirilmiş olsa da hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
