Bütün evreniniz bir uzay gemisinden ibaret olsa ve evreni bu gemiden ibaret sansanız, düzen bozulmaya başlayınca nereye bakardınız? Geminin dışında bir şey olduğunu bilmiyorsunuz ki! Bir gemi, bir yolculuk demektir, ama nereden başlayan ve nereyi hedefleyen bir yolculuk? Ayrıca bir geminin içinde olduğunuzu unuttuğunuz nesiller boyunca hedefiniz değişmiş de olabilir.
O zaman ikinci bir yolculuğa, geminin içinde bir yolculuğa çıkmanız şart olur.
Bugünün geleceğini hep düşünmüştük. Tamamen hazırlıksız değiliz... sizden önce başkaları da temel sırlarımızı buldu, ama onları zamanında susturmayı hep başarmıştık. Şimdi... Eh Yer´de de yapabilirsiniz: Bebeklerinizden bazılarını oraya götürdük ve onlar sağ kalmayı başardılar, ama biz hep...
Aldiss, kitabının en başında aldığı notta şunları söylüyor:
Evrenin ne denli önemsiz bir zerresini işgal etmekte olduğunu idrak edemeyen ya da etmek istemeyen bir toplum gerçekten uygarlaşmış sayılmaz. Yani, bünyesinde, onu dengesinden bir ölçüde saptıran ölümcül bir bileşeni de içermektedir. Anlatılan, böyle bir toplumun öyküsüdür.
İnsanoğlunun ürettiği fikirler, evrenimizi oluşturan çok çeşitli etkenlerin aksine, her zaman mükemmel bir dengeye sahip olmazlar. Kaçınılmaz olarak, insan zaaflarının izlerini taşırlar; çok yetersiz kalma ile pek görkemli olma arasında gidip gelirler. Anlatılan, görkemli bir düşüncenin öyküsüdür.
Bu, kavim için basit bir fikirden daha öteydi: Varoluşun doğrudan doğruya kendisi haline gelmişti. Çünkü bu fikir de, diğer tüm fikirler gibi, çizgisinden sapmış ve bunu yaparken onların gerçek yaşantılarını da beraberinde sürüklemişti.