Ütopyanın bile diyalektik bir vizyona sahip olması gereği göz önüne alındığında, ceza adaleti sisteminde yeni tedbir ve enstrümanlara yelken açmak için sistemin eleştirel açıdan irdelenmesi gerekiyor. Uzun süreli değişim için öncelikle hukuk fakülteleri; pozitif hukuk metinleri, Yüksek Mahkeme ve AİHM içtihatlarından oluşan içtihat hukukunu ezberleten okullar olmaktan çıkarılmalı. Bu fakülteler, nedenler, niçinler ve nasılları sorgulayan ve sonuçta "eleştirel hukuk kültürü" gelişmesine katkı sağlayan bir modeli benimsemelidirler.
Her toplumda belli oranda suçun varlığı normal görülmeli. Sorun, içinde yaşadığımız ve bedeli çok yüksek olan sosyo-legal gerçeği değiştirmektir. Bu değişimi gerçekleştirecek araca siyaset denildiğinden, Türk ceza hukukçusu ve kriminologu, her şeyden önce siyasetçi olmak zorundadır. Öte yandan, ceza adaleti sistemi retorikle değil, ampirik sonuçlarla yükselir. Savcı ve hâkimlerin içselleştirmediği bir siyasetin işlerlik şansı olamaz.
Mustafa Tören Yücel'in bu kitabı, yeni Türk ceza siyasetini enine boyuna ele alırken, sistemin nasıl yapılandırılması gerektiğini de anlatıyor. Hem hukukçulara, hem de sürekli iç içe yaşadığımız suç-ceza siyasetine ilgi duyanlara çok önemli bir kaynak sunuyor.