Gerekçesi bilinmeyen bir ölümün hayatta kalanlar için yaşama sebebi olduğu, bu olayı aydınlatacak anıların birbirine karıştığı, anımsamanın kuşkularla, hatalarla, bulanıklıklarla ve farklı seslerle lekelendiği yerden geçer Flandra Yolu. Hem gerçek bir güzergâha hem de bir anlatı patikasına dönüşen bu yol, benzersiz kurgusu ve ritmiyle edebiyat tarihindeki en özgün eserlerden biri haline gelir.
Savaş felaketinin gerçeklik duygusunu yok ettiği ortamı, konturları silinmiş bir metinle belleğimize kazıyan Nobel ödüllü Claude Simon, bir gecenin birkaç saatine sayısız dönemi ve olayı sığdırarak şiddeti, bireylerin birbiriyle, aileyle, duyumsal dünyayla, doğayla, evrenle ilişkisini sorgularken dilsel bir şölen yaratıyor.