Bu kitap, tarihteki klasik İslâm devletlerinde
idareyle ilgili olarak dikkate alınması gerektiğine inanılan pratik öğütleri sunuyor bize. Bir yanda adaletin tam olarak sağlanması, servetin doğru bölüşümü, vergi memurlarının yüksek niteliklere sahip olması, yöneticiyle yönetilen arasında daha dolaysız ve sıcak
bir ilişkinin kurulması gibi ideal durumlar dile
getirilirken; diğer yandan, eserin o dönem
idarecileri ve memurları için bir tür “kişisel
gelişim rehberi” niteliği taşıdığını görürsünüz. Okuyucu sadece hükümdar değil, idare işinin nasıl rahat ve sorunsuz yürüyeceğini merak eden herkestir. Yer yer idealizm yüklü
satırlara rağmen ana çerçevesiyle dönemin
pratik bir idare sanatı kılavuzudur.