Maddie’nin Londra’daki hayatı pek de iç açıcı değil. Yılın yarısından çoğunu Gana’da geçiren annesinin ve dünya yansa umurunda olmayan erkek kardeşinin yanında Maddie, ileri seviye Parkinson hastası olan babasına bakma görevini üstleniyor. İşyerinde korkunç bir patronu var ve katıldığı her toplantıdaki tek siyahi olmaktan bıktı.
Ama annesi Gana’dan döndüğünde, Maddie aile evinden ayrılıp hayatını yaşamak için bir fırsat yakalıyor ve şimdi bazı önemli “ilk”leri gerçekleştirmeye hazır. Paylaşımlı bir daireye çıkıyor, akşamları dışarı çıkıp bir şeyler içmeyi kabul ediyor, işyerinde daha çok inisiyatif alıyor ve kendini internet flörtlerinin çılgın dünyasına bırakıyor.
Ta ki trajedi patlak verene, kaçınılmaz olan gerçekleşene kadar... Şimdi Maddie, iki kültür arasında kalmış ailesinin kendine getirdikleri ve kendinden götürdükleri arasında bir denge kurmak, nereye ait olduğunu bulmak zorunda.
Jessica George’un ilk romanı Maame, ırkçılık, aşkın karmaşık dünyası, hayat kurtaran dostluklar ve kadın olmanın keşfi gibi çağımızın konularına ışık tutuyor.