İç içe geçmiş iki anlatı: yazarın kış yaklaşırken Bremerhaven’den Gdansk’a yaptığı dolambaçlı yolculuğun hikâyesiyle üç ayrı noktada üç Avrupa şehrinde geçirdiği birer haftanın hikâyesi. Anlatılardan birinde yollarda rastlanılan manzaralar öbüründe de sorular birbirini kovalıyor: Vermeer ile Anne Frank arasındaki benzerlik nedir? Kayıp bir valiz bizi kaybolmuş hayatlara götürebilir mi? Bir Venedik evindeki eski kartpostallarla dil kitapları neyi simgeler? Mavi Defter doğusu, batısı, kuzeyi, güneyiyle bugünkü Avrupa’nın şiirsel bir portresi ve yazmanın bütünüyle dürüst bir uğraş olup olamayacağı sorusuyla bir yüzleşme.