Onu kendinden kurtarmak için girişilen son bir umutsuz çabanın ardından, Mia kendini Dolor Üniversitesi’nde bulmuştu. Burası, özel bir kurumu kendi kişisel oyun alanları olarak gören dengesiz ve tehlikeli yetişkinleri barındıran bir ıslaheviydi. Bu durum Mia’nın umurunda bile değildi çünkü umursamak için duygulara ihtiyacı vardı. Bu yüzden başını öne eğecek, herkesi görmezden gelecek ve önündeki iki yılı zahmetsizce atlatacaktı.
Ancak Ollie Masters’ın aniden hayatına girmesini hiç beklemiyordu.
Yeşil gözlere, dövmelere ve bir şairin sesine sahip bu adama çabucak çekilmişti. Fakat sosyopat eğilimleri sebebiyle bunun yalnızca iki şekilde sona erebileceğini biliyordu.
Ya Oliver onu geçmişinden kurtaran kişi olacaktı ya da Mia onu yok edecekti.