Selçuklu Ülkesi, Horasan’dan, Harezm’den ve diğer Türk illerinden gelen Müslüman Türklerin ve diğer milletlerin sığındığı bir barış ve refah ülkesiydi. Moğol istilasının yangın yerine çevirdiği dünyada, doğudan gelen Türkmen boyları bir sel gibi Anadolu’ya akıyordu. Kıpçak illerinden gelen Türkler, Kırım’dan kaçanlar Karadeniz kıyılarına doluşmuştu. İlim adamları, sanatkârlar, zanaatkârlar, din bilginleri, Selçuklu ülkesinde huzur arıyorlardı, güvenlik arıyorlardı. Can güvenliği, din ve vicdan hürriyeti, ticaret serbestisi ve garantisi sadece Selçuklu ülkesinde vardı. Ancak Sultan Alaeddin Keykubat’ın ölümünden sonra Anadolu içlerine kadar ilerleyen Moğollar Anadolu’daki huzur ortamını da bozmuşlardı. Kadim Türk Devleti’nin derin güçleri bu varolma yokolma savaşında Türkleri yeniden organize eden Ahilik teşkilatıyla birlikte umutların yeniden yeşermesini sağladı. Gökhan Maraş’ın Ahi Evran’dan sonra kaleme aldığı Şeyh Edebalı romanı, Yunus Emre’den Ertuğrul Gazi ve Osman Bey’e varıncaya dek zengin karakter kadrosuyla okuyucuyu tarihî bir serüvene çıkartıyor.